
Sınıfınızı Ters Yüz Edin!
Sınıfını ters yüz eden bir öğretmen Karl. Kullandığı bu alışılmadık metod eğitim camiası tarafından ilgi ile izlendi. Teknolojinin sınıfa taşınmasını zorunlu kılmayan ama teknolojiyi de etkili bir şekilde kullanan bu yaklaşım artık pek çok makaleye konu oluyor. Matematik öğretmeni Karl Fisch meslektaşları gibi polinomları sınıfta işlemek ve 20 den fazla soruyu öğrencilerinin evde çözmeleri için ödev vermek yerine tam tersini yapmaya karar verir. Ders anlatımını videoya çeker, Youtube’a yükler ve 28 öğrencisi ile paylaşır. Sınıftaki zamanında da öğrencileri ile problemlerin çözümü üzerinde çalışır. Gece ders anlatımı, gün boyunca “ödev”. Oldu size “Fisch Flip”.
Daha sonra sıklıkla duyacağımız “Flipped Classroom” fikri Khan Academy’nin kurucusu Salman Khan’nın çalışmaları ile popülerleşti ve teknolojiye meraklı pek çok eğitimcinin dağarcığına yerleşti. Khan 2600 den fazla eğitim videosu kayıt etti ve bunu internet kullanıcılarına bedava olarak açtı. Khan’a gore bir ayda bir milyondan fazla kez izlenen bu videoları öğrenciler kendileri için uygun zamanlarda ve kendi hızlarında izleme fırsatı yakalıyorlar.
[youtube id=”gM95HHI4gLk” width=”600″ height=”350″]
“Flipped Classroom” metodunu kullanmanın arkasındaki temel fikir öğrenci-merkezli ve grup çalışmalarına, araştırmaya, yaratıcılığa, problem çözmeye yönelik aktivitelerin yer aldığı bir öğrenme ortamı yaratmak. Sınıflarımızı bir laboratuvara, bir stüdyoya çevirmek. Öğretmeni bilgi yayan araç rolünden kurtarmak, öğrenciyi sadece bilgiyi emen değil, işleyen ve oluşturan bireylere dönüştürmek. Kısaca “constructivist” bir soluk getirmek.
Pek çok uygulayıcıya göre bu metodu kullanırken en çok karşılaşılan sıkıntı tahmin edilenin aksine eğitim videolarını hazırlamak ve yayınlamak değil, artık ders anlatımı yapılmayan ders saatlerinin nasıl planlanacağı ve ne ile doldurulacağı. Modelin en önemli kısmı olan sınıf saatinde öğretmen ve öğrenci ne isterse yapar anlayışı yerine öğrenmeyi destekleyen çeşitli aktiviteler, fikirleri paylaşma, dönüşümlü düşünme ve yaratıcılığı sergileme ile zenginleştirmek ve bunu kazanımlar çerçevesinde organize etmektir önerilen.
Diğer bir zorlayıcı etken ise öğrencilerinizin videoları izleyip izlemediğini asla bilemiyor olmanız. Ödev takibinin öğretmenler için yorucu bir aktivite olduğunu düşünürsek, öğrencilerin videoları izleyip izlemediklerini takip etmek ve bu konuda tahminlerde bulunmak da bir o kadar yorucu olsa gerek. Yine de bunun klasik “ders saatinde ders anlatımı” metoduna alışık olan öğrenciler için bir problem olabileceğini öngörmek ve bu metodun uygulanmasına alışkın bir öğrenci grubunun hayat boyu öğrenme anlayışına bir adım yaklaştıklarını söylemek zor değil.
Her öğretmen bir ders anlatımını hiçbir zaman aynı şekilde yapmadığının farkındadır. Bu ders anlatımı sınıfın sıcak ya da soğuk olmasına, kaç dakika zamanınız kaldığına, öğrencilerinizin profiline ve gruplaşmalarına, öğrencilerinizden gelen şaşırtıcı sorulara veya geri bildirimlerine ya da sınıf içerisinde olan herhangi bir beklenmedik olaya, tepkiye göre bile değişir. Ders ortamınızı elinizde olmadan farklılaştırırsınız ki bu kesinlikle işe yarar. Bu modelde işte sorguladığım en önemli konu bu oldu. Neden sadece video? Neden “constructivist” bir ortam yaratmaya çalışırken sadece “one size fits all” anlayışını savunan eski model kalıplaşmış bir anlayış bu modern yaklaşımın içine sızıyor? Tüm öğrenciler için bir “video” mu? Web 2.0 teknolojileri o kadar fazla zengin seçenekler sunuyorlar ki neden sadece içerik aktarımını video ile sınırlı tutalım? Neden öğrenci etkileşimini de sağlayan Google Docs, Voicethread gibi araçlar da kullanmayalım?
Hazırlanan ders anlatımı videolarının içeriği ve derinliği tartışılması gereken diğer bir konu olmalı. Örneğin matematiksel bir kavram düşünelim. Bu kavramın nasıl uygulandığını adım adım öğrencilerinize video ile gösterebilirsiniz, ama nedenlerini sorgulamalarını ve kritik düşünmelerini bir video ile sağlamakta zorlanabilirsiniz. Bu yüzden “Flipped Classroom” modelini uygularken amaçlarınızı ve içeriğinizi gözden geçirmekte fayda olacaktır diye düşünüyorum.
Hazırlanan videoların kalitesi de önemli. Eğer bu metodu dönem içerisinden bir ya da iki kezden fazla kullanıyorsanız öğrencileriniz için hazırladığınız bu videoların kalitesini de önemsemeniz gerekiyor hiç şüphesiz. Ayrıca uygulayıcılar video içeriklerine espiri anlayışı katmanız konusunda size tavsiyede bulunuyorlar. Kesinlikle işe yarayacaktır.
Burada unutulmaması gereken en önemli şey bu metodunun diğer metodlar gibi işe yaran bir eğitim metodu olduğu ama TEK olmadığı. Doğru ve yerinde kullanılmasının öğrenmeyi zenginleştireceğinden hiç şüphem yok.
[…] http://www.egitimdeteknoloji.com/sinifinizi-ters-yuz-edin/ […]
[…] http://www.egitimdeteknoloji.com/sinifinizi-ters-yuz-edin/ […]
[…] Günümüzde çoğunlukla öğretmen merkezli bir öğretim sistemi uygulansa da, son yıllarda okullarda öğretmenin rolünün sadece yol gösterici bir rehber olarak tanımlandığı öğrenci merkezli eğitim sisteminin uygulanması gerektiği savunulmaktadır. İşte “Flipped Classroom” yani ters yüz edilmiş sınıf methoduyla bunu gerçekleştirmek çok daha kolay olacak. İsminden de anlaşılacağı gibi; öğrenci dersi evde öğreniyor, okulda da öğrendiği konuyla ilgili etkinlik yapıyor. Bazıları öğretmenin üzerindeki yükün azalacağı fikrine kapılabilir. Aksine bu uygulamalarla günümüzün öğretmenleri eskiye göre çok daha bilgili ve çalışkan olmak zorunda. Neden mi dersiniz? Öğretmen normalde sınıfta anlatacağı dersi, teknolojinin nimetlerinden faydalanarak önceden hazırlıyor ve öğrencilerine gönderiyor. Öğrenciler okula gelmeden önce bu dersi seyrediyor veya gönderilen uygulamayı yapıyorlar. Böylece öğrenciler ön bilgiye sahip olarak okula geliyorlar. Sınıfta ise pekiştirici grup çalışmaları ve soru çözümleriyle bir konunun öğrenme süreci tamamlanıyor. Öğrenmede kalıcılığı sağlayan şeyin, konuyla ilgili yapılan etkinlikler ve projeler olduğu düşünüldüğünde çok mantıklı bir sistem olduğu gayet açık… Daha ayrıntılı bilgi için tıklayınız. […]